|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
alan (bitki veya hayvanın doğal olarak yetiştiği) |
range n.
|
|
2 |
General |
alanlar (bitki veya hayvanın doğal olarak yetiştiği) |
range n.
|
|
|
3 |
General |
doğal olarak oluşan olaylar |
naturally occurring events n.
|
|
4 |
General |
kanuni olarak doğal ve engellenmemiş ışık alma hakkı |
light n.
|
|
5 |
General |
doğal dünyayı yalnızca bir araştırma nesnesi olarak görme |
objectification n.
|
|
6 |
General |
doğal dünyayı sömürü nesnesi olarak görme |
objectification n.
|
|
7 |
General |
doğal olarak var olma |
inhesion n.
|
|
8 |
General |
bir grup insan arasında doğal olarak oluşan dostluk ve iyi niyet |
freemasonry n.
|
|
9 |
General |
doğal kaynak suyu olarak satılan arıtılmış musluk suyu |
springwater n.
|
|
10 |
General |
doğal sonuç olarak kabul etmek |
contemplate v.
|
|
11 |
General |
doğal olarak gelişmek |
slide v.
|
|
12 |
General |
bir yerde doğal olarak yetişen |
indigenous adj.
|
|
13 |
General |
bir yerde doğal olarak bulunan |
indigenous adj.
|
|
14 |
General |
doğal olarak avlanmış |
wild-caught adj.
|
|
15 |
General |
işin doğal gidişatına uygun olarak |
matter-of-course adj.
|
|
16 |
General |
doğal olarak çamura yakın yaşayan |
muddy adj.
|
|
17 |
General |
doğal olarak çamurda yaşayan |
muddy adj.
|
|
18 |
General |
doğal olarak bağlantılı |
incident adj.
|
|
19 |
General |
doğal sonuç olarak |
as a natural consequence adv.
|
|
20 |
General |
doğal olarak bulunan (bir yerde) |
indigenous to prep.
|
|
21 |
General |
doğal olarak yetişen (bir yerde) |
indigenous to prep.
|
|
22 |
General |
bir yerde doğal olarak bulunan |
indigenous to prep.
|
|
|
Phrases |
|
23 |
Phrases |
doğal hakkı olarak |
as of right adv.
|
|
24 |
Phrases |
pek doğal olarak |
as one might expect expr.
|
|
Idioms |
|
25 |
Idioms |
(çok) doğal olarak |
as a duck takes to water expr.
|
|
Trade/Economic |
|
26 |
Trade/Economic |
bir olayın/durumun doğal sonucu olarak gelişen maliyet |
follow-on cost n.
|
|
Law |
|
27 |
Law |
(haksız muamele hukukunda) eylemin veya eylemsizliğin doğal sonucu olarak öngörülen şey |
foreseeability n.
|
|
Industry |
|
28 |
Industry |
tuz üretimi için deniz suyunu doğal olarak buharlaştıran bir sistem |
salt garden n.
|
|
Technical |
|
29 |
Technical |
suyun doğal veya cebri olarak buhar kazanı içinde dolaşım veya sirkülasyonu |
water circulation n.
|
|
30 |
Technical |
doğal olarak büyüyen |
spontaneous adj.
|
|
Informatics |
|
31 |
Informatics |
doğal diller gibi kendi üst dili olarak kullanılabilen programlama dili |
unstratified language n.
|
|
Construction |
|
32 |
Construction |
doğal olarak bulunan ve yanardağ etkisiyle pişmiş ateş kili |
grog n.
|
|
Marine |
|
33 |
Marine |
referans olarak seçilen yapay veya doğal nesne |
landmark n.
|
|
Medical |
|
34 |
Medical |
kalın bağırsakta doğal olarak bulunan bir bakteri |
clostridium difficile n.
|
|
Psychology |
|
35 |
Psychology |
doğal olarak açıklanamayan olayların deneysel yollarla araştırılmasıyla uğraşan bir bilim |
metapsychology n.
|
|
Physiology |
|
36 |
Physiology |
memeli yumurtalığı doğal olarak salgılanan oluşan zayıf östrojenik bir hormon |
theelin n.
|
|
37 |
Physiology |
hamilelikte doğal olarak salgılanan zayıf östrojenik hormon |
estriol n.
|
|
38 |
Physiology |
doğal açıklığın kenarlarının geçici olarak yaklaşması |
occlusion n.
|
|
Gastronomy |
|
39 |
Gastronomy |
vichy'ye özgü, doğal olarak köpüklü bir maden suyu |
vichy water n.
|
|
Math |
|
40 |
Math |
modüler aritmetikte bölen olarak kullanılan doğal sayı |
modulus n.
|
|
Physics |
|
41 |
Physics |
doğal yasalara tabi düzenli bir sistem olarak kabul edilen fiziksel evren |
natural order n.
|
|
42 |
Physics |
doğal olarak tungstitte bulunan, kimyasal işlem ile sarı kristal toz şeklinde elde edilen bir bileşik |
tungstic oxide n.
|
|
Chemistry |
|
43 |
Chemistry |
yapısı doğal nükleozidlere benzeyen, antiviral ve antikanser ilaç olarak kullanılan, dna veya rna sentezine engel olan sentetik bileşik grubunun her biri |
nucleoside analog n.
|
|
44 |
Chemistry |
bazı bitkilerin esansiyel yağlarında doğal olarak bulunan üç izomerik alkolden her biri |
terpineol n.
|
|
45 |
Chemistry |
bazı bitkilerin esansiyel yağlarında doğal olarak bulunan üç izomerik alkolden her biri |
terpinol n.
|
|
46 |
Chemistry |
oleik asidin katı ve sıvı yağlarda bulunan doğal olarak bulunan bir gliseridi |
triolein n.
|
|
47 |
Chemistry |
oleik asidin katı ve sıvı yağlarda bulunan doğal olarak bulunan bir gliseridi |
olein n.
|
|
48 |
Chemistry |
doğal olarak tungstitte bulunan, kimyasal işlem ile sarı kristal toz şeklinde elde edilen bir bileşik |
tungsten trioxide n.
|
|
49 |
Chemistry |
şeker pancarı ve şeker kamışında doğal olarak bulunan kristalli bir amino asit |
aspartic acid n.
|
|
50 |
Chemistry |
ozokerit gibi doğal olarak oluşan çeşitli hidrokarbon karışımlarına verilen ad |
maltha n.
|
|
51 |
Chemistry |
sentetik olarak elde edilen doğal olanına benzer şekilde kullanılan kristal rasemik |
mint camphor n.
|
|
52 |
Chemistry |
sentetik olarak elde edilen doğal olanına benzer şekilde kullanılan kristal rasemik |
peppermint camphor n.
|
|
53 |
Chemistry |
bitkilerde doğal olarak bulunup kortizonlu ilaçlarda kullanılan bir steroid |
hecogenin n.
|
|
54 |
Chemistry |
bazı bitkilerde doğal olarak bulunup fare zehri olarak kullanılan zehirli bir bileşik |
fluoroacetate n.
|
|
55 |
Chemistry |
doğal maddelerden sentetik olarak üretilen |
semisynthetic adj.
|
|
Biology |
|
56 |
Biology |
hayvansal ve bitkisel yağlarda doğal olarak bulunan doymuş bir yağ asidi |
tetradecanoic acid n.
|
|
57 |
Biology |
vücutta doğal olarak oluşan tuzlar |
tissue salts n.
|
|
58 |
Biology |
deneylerde doğal olarak değil, deney düzeneği veya deney prosedürü nedeniyle ortaya çıkan olaylar |
experimental artifact n.
|
|
59 |
Biology |
(bir yerde) doğal olarak bulunan, oraya özgü bakteri |
indigenous bacteria n.
|
|
60 |
Biology |
bitki veya hayvan dokularında doğal olarak salgılanan sıvı |
juicess n.
|
|
Biochemistry |
|
61 |
Biochemistry |
memeli beyninde doğal olarak oluşan endojen kannabinoid sinir taşıyıcısı |
anandamide n.
|
|
62 |
Biochemistry |
canlı organizmalarda doğal olarak bulunan bir molekül |
biomolecule n.
|
|
|
63 |
Biochemistry |
bitkilerde doğal olarak bulunan bir madde |
oestrogen n.
|
|
64 |
Biochemistry |
folik asidin metabolik olarak aktif formları olan ve bazı bakterilerin oluşumunu destekleyen çeşitli doğal veya sentetik asitlere verilen ad |
folinic acid n.
|
|
65 |
Biochemistry |
doğal yoldan böcek pigmentleri olarak gelişen halkalı kimyasal bileşik grubu |
pterin n.
|
|
Marine Biology |
|
66 |
Marine Biology |
suda doğal olarak bulunan inorganik maddeler |
mineral n.
|
|
Astronomy |
|
67 |
Astronomy |
uzaylı üstün varlıkların kasıtlı olarak dünya'ya saldırmayıp doğal yaşamın gelişmesini uzaktan izlediklerini savunan varsayımsal açıklama |
zoo hypothesis n.
|
|
Botanic |
|
68 |
Botanic |
batı hint adaları ve abd'nin güneyinde doğal olarak yetişen çim türü |
carpet grass (sporobolus poiretii) n.
|
|
69 |
Botanic |
batı hint adaları ve abd'nin güneyinde doğal olarak yetişen çim türü |
blackseed n.
|
|
70 |
Botanic |
batı hint adaları ve abd'nin güneyinde doğal olarak yetişen çim türü |
smut grass n.
|
|
71 |
Botanic |
batı hint adaları ve abd'nin güneyinde doğal olarak yetişen bir çim |
tussock grass (sporobolus poiretii) n.
|
|
72 |
Botanic |
doğal olarak, kendi kendine veya kazara düşen bir tohumdan çıkan bitki |
volunteer n.
|
|
73 |
Botanic |
nemli açık arazilerde doğal olarak yetişen, ticareti yapılan yenilebilir mantar |
field mushroom n.
|
|
74 |
Botanic |
bazı bitkilerde görülen, sürekli orta derecede nemli olan bir ortamda doğal olarak yetişme yetisi |
mesophytism n.
|
|
75 |
Botanic |
doğal biçimi amorf olan çiçekte anomali olarak ortaya çıkan düzenli yapı |
epanody n.
|
|
76 |
Botanic |
nemli açık arazilerde doğal olarak yetişen, ticareti yapılan yenebilir bir mantar |
agaricus campestris n.
|
|
77 |
Botanic |
nemli açık arazilerde doğal olarak yetişen, ticareti yapılan yenebilir bir mantar |
meadow mushroom n.
|
|
78 |
Botanic |
ebeveyn bitkiden doğal olarak düşen veya kolayca alınan parçalar ile üreme |
separation n.
|
|
79 |
Botanic |
(bitki) ekildikten sonra doğal olarak yayılan |
subspontaneous adj.
|
|
Agriculture |
|
80 |
Agriculture |
konteynırdaki bitkilerin havayla temas eden köklerinin doğal olarak budanması |
air pruning n.
|
|
Apiculture |
|
81 |
Apiculture |
doğal olarak yapılan yedek ana arı gözü |
natural queen-cell cup emergency n.
|
|
Forestry |
|
82 |
Forestry |
ekilmeyip doğal olarak büyüyen ağaçlık |
wildwood n.
|
|
83 |
Forestry |
ekilmeyip doğal olarak büyüyen orman |
wildwood n.
|
|
Religious |
|
84 |
Religious |
(hristiyan bilim akımında) insan olarak öğrenilmesi gereken ve kutsal biçimde doğal olan hadise |
miracle n.
|
|
Philosophy |
|
85 |
Philosophy |
francis bacon tarafından geliştirilmiş, olguların doğal olayları inceleme ve yorumlama amacıyla sistemli olarak gözlemine dayanan yöntem |
baconian n.
|
|
86 |
Philosophy |
francis bacon tarafından geliştirilmiş, olguların doğal olayları inceleme ve yorumlama amacıyla sistemli olarak gözlemine dayanan yöntem |
baconian method n.
|
|
87 |
Philosophy |
doğal olarak var olma |
inherence n.
|
|
88 |
Philosophy |
doğal olarak var olma |
inherency n.
|
|
Environment |
|
89 |
Environment |
toprak ve su ortamındaki çevre kirliliğine yol açan maddeleri yok etmek için doğal yollarla oluşan ya da yapay olarak oluşturulan mikroorganizmaların kullanılması |
bioremediation n.
|
|
Geography |
|
90 |
Geography |
doğal olarak oluşan taraça |
terracette n.
|
|
Art |
|
91 |
Art |
doğal nesnelerin gerçekçi olarak temsil edilmediği soyut resim akımı |
nonobjectivism n.
|
|
92 |
Art |
sanat eseri olarak tasarlanmayıp estetik değeri olduğu düşünülen doğal nesne |
objet trouvé n.
|
|
93 |
Art |
doğal nesnelerin gerçekçi olarak temsil edilmediği sanat tarzı ile ilgili veya ait olan |
nonobjective adj.
|
|
Music |
|
94 |
Music |
kaydedilmiş müzikal ve doğal seslerin elektronik olarak güzelleştirilip uyumlu bir esere dönüştürülmesi |
concrete music n.
|
|